DİĞER
“Ahlak ve adabın nasıl mükemmel olması gerektiği hem Avrupa’da hem de İslam dünyasında ehl-i kalem arasında tartışılmakla kalmaz, ayrıca alt sınıflar üzerindeki gücü ifade etmek için araçsallaştırılır. Onun içindir ki birçok nezaket kitabında, yalnızca nasıl davranılması gerektiği değil, aynı zamanda aşağılık olarak görülmekten nasıl kaçınılacağı açıklanır.”
Uğur Yücel’in Neyzen Tevfik’i canlandırdığı “Hiç” adlı oyun dolayısıyla Neyzen Tevfik, Yusuf Atılgan, İlhami Algör, Şehbenderzâde Filibeli Ahmet Hilmi, Ergüder Yoldaş, Siya Siyabend ve A'mâk-ı Hayâl...
"Dirmit ile Yusuf Umut’un hikâyelerinde, Türkiye sosyolojisinde kendini bulmaya çalışan bir kadın ve bir erkeğin hikâyesiyle yüzleşiriz. Bugün de söz konusu sınıfsal yapılar açısından Türkiye’de çok benzer hayatların yaşandığını bilfiil biliyoruz."
"Türk edebiyatı anı malulüdür. Yusuf Ziya sadece Yahya Kemal’in ibaresiyle ‘bu dar hendese’yi kırmakla kalmaz. Türkçenin en lezzetli sayfalarını yazar. Öte yandan ne kadar değinmese de arkada bir kuşağın çok kayda değer tablosunu, olaylarını kısa vurgularla aktarır geçer. Kitabı boydan boya okuyanlar gene de çok şey öğrenir. Unutulmuş, artık var olmayan bir Türkçenin kıvraklığı, çarpıcılığı cabasıdır."
"Yarım Adam; Yeşil Gece, Sodom ve Gomore, Yaban, Fatih-Harbiye, Üç İstanbul gibi kendisinden önce yazılmış romanların arasında hak ettiği yeri almalı, romanın dönemin temel meselelerini birey-toplum çatışması bağlamında nasıl somutladığı, ayrıntılarla nasıl dallandırıp budaklandırdığı üzerine daha çok düşünülmeli, karşılaştırmalı okumalarla 'fark'ı tespit edilmelidir."
"Selahattin Yusuf’un anlatısı, Trabzon'un kadim yüksek yaylalarından birini mekân seçiyor ve o mekânın aynı zenginlikteki diliyle konuşuyor. Biz başkayerlilerin karşısına, boğucu olmamayı, ancak yeterli yabancılık ve gıpta duygusunu vermeyi başaran sayısız yerel sözcük çıkarıyor roman."
“Dijital hafızanın insan hafızasından çok daha hacimli olduğu, ve değil binlerce yüz binlerce gazeli taşıyabileceği malûm, bunun faidesi çok elbette. Ama insan hafızası bağlam ve toplumsal dürtülerle birebir alakalı, hassas bir hazine.”
"Tarihi dönemler, siyasi çevreler, şahsiyetler, zaman içinde soyut bir mahiyet kazanır. O dönemlerde yaşananlar ve yaşayanlar, zamanında ne ifade eder bilinmez, şahsiyetlerin her zaman pek çok çeşit olduğu unutulur, bazılarının şimdilerde etrafımızdakilere ne denli benzer olduğu düşünülemez. Hatırat, biyografi okumak bu bakımdan çok ufuk açıcıdır. Bunlara ‘portre’ yazılarını, kitaplarını eklemek gerek..."
"Fikret, Beyatlı ve Gökalp'in buluştukları çok temel bir nokta vardır: İnanç konusunda yaşadıkları yitim duygusu. Her üç şairin de, ideolojik ve kültürel bakımdan dinsel bağlılıklarını koruyan örnekleri vardır. Ama her üç şair de, yaşadıkları inanç yitiminin duygu durumunu, geri durmamış, şiir ile terennüm etmişlerdir."
Ahmet Cemil aslında romanın başında değil, sonunda doğar. Doğumu İstanbul’dan ayrılırken tüm çıplaklığıyla gördüğü hakikatin etkisiyle ortaya çıkar
İyi okurluk tek bir toplumla özdeşleştirilemez, bir dünya kardeşliğidir. Zamanla ve mekânla sınırlanamaz...
Bu imgeyi yaratan şey de aslında iç içe geçmiş iki unsur: Mevcut siyasal düzenin Sabahattin Ali’yi dışlaması ve bu yüzden Sabahattin Ali’nin kendi kimliğinin tırpanlanıp yerine protez bir imgeyle sunulması ve piyasanın Sabahattin Ali’yi olduğu gibi okutmaya pek yanaşmaması
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.